22 Aralık 2010 Çarşamba

Kayıp Zamanlar

Hiç inanmazdım bir gün gelip unutabileceğime.Aslında hafızam o kadar kuvvetlidir ki 10-15 sene önce ki saçma sapan şeyleri bile hatırlarım .1 haftadan beri hafızamı zorluyorum ,canım kızım ilk ne zaman "anne,baba" dedi diye ama yok bir türlü hatırlayamayıyorum.Halbuki "yok canım bunu yaptığını heralde hayatım boyunca unutmam"dediğim o kadar çok şey vardı ki,ahhahhh.İşte tam bu anda malesef kayıt etmenin önemini kavradım ,epey bir geç oldu ama.Her ne kadar Karya'nın epey bir videosu ,fotoğrafı olsa da ,ben bazı şeylerde eski kafalı bir kadınım ,en sevdiğim yazarak not etmektir.
Gerçi bu hatırlama -unutma konusu üzerine epey bir kafa yorunca şunu da fark ettim:beni çok duygulandıran ,temel şeyleri çok iyi hatırlıyorum.Mesele tam doğumgününden 1 hafta sonra Karya'nın oturma odamızda lambayı işaret ederken "bak,bak,bak" diyerek yürüdüğünü....nasıl da tatlıydı....
Çocuklar bir süre sonra o kadar hızlı öğrenmeye başlıyorlar ki her gün yeni bir şeyler yapıyorlar,doğal olarak sanırım hafızada yer kalmıyor bu anları muhafaza edecek.Neyse teorim bu işte.
Tam bu noktada Nurturia yetişti aslında imdadıma.Ufak notları yazıp saklamak hem çok pratik hem çok kolay.Ömer doğduğundan beri aslında evimizin gündemi ve zaman bizim için çok yoğun geçiyor.Not etmek,kameraya çekmek,bloğa yazmak hep aklımızda ama malesef nadiren yapılan şeyler oldu.
Artık tembellik yok ,mazaret yok,kendi kendime söz verdim,bloğa ,çocukların defterlerine mutlaka not alıcam .Bu arada "yaşasın nurturia"

Hiç yorum yok: