23 Aralık 2010 Perşembe

Artık Diş Fırçalarımız Müzikli ve Işıklı!

Utanarak yazıyorum ,3 gün öncesine kadar  Ömer'in de artık dişlerinin fırçalanması gerektiğini unutmuştum.
Karya 8 aylık olduğunda başlamıştık halbuki.Ömer'in şu an ağzında 10 dişi var ve yenisi de gelmek üzere ,buna rağmen zavallımın ağzına daha fırça değmedi.Daha da farketmeyebilirdim unnado'daki firefly diş fırçalarını görmeseydim.Hemen birer tane sipariş ettim,hatta hızımı alamayıp violight diş fırçası dezenfektanı bile aldım.Her şeyi ağzına sokmaya meraklı Ömer ve istikrarla diş bakımını yapan Karya için süpper olucak!!

İki Çocukla Faliyet:Nasıl Yapmalı Nerden Başlamalı

Ömer ve Karya'yı aynı anda oyalamak ve ilgilenmek öyle zor ki..Birine bakarken mutlaka öbürü mutlaka bir işler karıştırıyor.Dolayısyla ne biriyle ilgilenebiliyorum doğru dürüst ,ne de öbürüyle.Tabii vicdan azabı çekiyorum.
Düşündüm taşındım en iyi yolun ikisininde yapabileceği bir aktivete yapmak olduğuna karar verdim.Ama nasıl?Hava güzel olsa parka çıkmak süper olurdu ,tabii bir de erken kararmasa.
Bir süredir akşam 3 ümüz beraber müzik açıp dans ediyoruz,ama bizim oğlan terminatör gibi,dur durak bilmiyor ve ben gene Ömer'e ilgimi daha fazla yöneltmek durumunda kalıyorum.
Farklı yaş gruplarından 2 çocuğun aynı anda yapabileceği faliyet baktım biraz,açıkçası bulamadım.
Derken aklıma şu anda bana süper gözüken bir fikir geldi.El ayak izlerinden çam ağacı ve geyik yapmak.Biraz sulu ,bol boyalı ,epey kesme işlemi olan.
İşallah haftasonu deneyebiliriz,tabi bir de büyük naylon bulmamız lazım.

22 Aralık 2010 Çarşamba

Kayıp Zamanlar

Hiç inanmazdım bir gün gelip unutabileceğime.Aslında hafızam o kadar kuvvetlidir ki 10-15 sene önce ki saçma sapan şeyleri bile hatırlarım .1 haftadan beri hafızamı zorluyorum ,canım kızım ilk ne zaman "anne,baba" dedi diye ama yok bir türlü hatırlayamayıyorum.Halbuki "yok canım bunu yaptığını heralde hayatım boyunca unutmam"dediğim o kadar çok şey vardı ki,ahhahhh.İşte tam bu anda malesef kayıt etmenin önemini kavradım ,epey bir geç oldu ama.Her ne kadar Karya'nın epey bir videosu ,fotoğrafı olsa da ,ben bazı şeylerde eski kafalı bir kadınım ,en sevdiğim yazarak not etmektir.
Gerçi bu hatırlama -unutma konusu üzerine epey bir kafa yorunca şunu da fark ettim:beni çok duygulandıran ,temel şeyleri çok iyi hatırlıyorum.Mesele tam doğumgününden 1 hafta sonra Karya'nın oturma odamızda lambayı işaret ederken "bak,bak,bak" diyerek yürüdüğünü....nasıl da tatlıydı....
Çocuklar bir süre sonra o kadar hızlı öğrenmeye başlıyorlar ki her gün yeni bir şeyler yapıyorlar,doğal olarak sanırım hafızada yer kalmıyor bu anları muhafaza edecek.Neyse teorim bu işte.
Tam bu noktada Nurturia yetişti aslında imdadıma.Ufak notları yazıp saklamak hem çok pratik hem çok kolay.Ömer doğduğundan beri aslında evimizin gündemi ve zaman bizim için çok yoğun geçiyor.Not etmek,kameraya çekmek,bloğa yazmak hep aklımızda ama malesef nadiren yapılan şeyler oldu.
Artık tembellik yok ,mazaret yok,kendi kendime söz verdim,bloğa ,çocukların defterlerine mutlaka not alıcam .Bu arada "yaşasın nurturia"

21 Aralık 2010 Salı

YENİDEN

Yazamadım ,çok oldu.2 çocuk ,işe başlama ,yeni okul,yeni ev....çok şey hayatımızda değişen.Kızım büyüdü, okullu oldu.Tatlı mı tatlı ,kardeşini çok seven ama arada bir kıskanan ,daha da bilmiş bir kız oldu.Oğlum dur durak bilmeden koşturan yakışıklı bir yaramaz oldu.Ben işe başladım ,2 çocuk arasında denge kurmaya ,onlara vakit ayırmaya çalışan bir anne oldum.Eşimin cephesinde değişen pek bir şey yok.Halimiz budur işte!!

1 Mart 2010 Pazartesi

NELER YAPTIK

Yazılarımın arası vakitsizlikten zaten açıktı,ikinci çocuk oldu tam açıldı,şimdi de yeni tatlı bir telaş daha başlıyor ,artık nasıl yazarım bilmiyorum.En son yazımın üstünden 5 haftadan fazla geçti.Neler yaptık bu arada ,önce haftasonlarından başlıyım ,malum haftasonu özellikle cumartesileri Karya'nın günü.Ocak sonunda kızımızın doğumgününü yaptık ,bu sene dışarıda kutladık ,ee artık eve sığmak na mümkün.Ankuva da arkadaşı Elif in doğumgünü olmuştu aralık ayında,Karya çok beğenmişti.Ankuva nın her cumartesi düzenlediği entinlik olan yüz boyama ve palyaço sayesinde çocuklar çok eğlenmişti.Birde orada küçükde olsa bir oyun alanı var,her ay yeri değişiyor ,ocak ayında Atolia restorantının oradaydı,biz de gittik konuştuk ve doğumgününü orada yapmaya karar verdik.Karya bayıldı bu işe (ve tabii bende).O kadar rahat oldu ki,çocuklar gönüllerince koşup oynadılar ,epey bir koşturdular ,sonra hepimiz evlere dağıldık.Akşam da bu sefer büyükler geldi,bir de onlarla kutladık,hafta içi de okulda kutlandı bir fasıl.Böylece bu sene ki doğumgünlerinde de alnımızın akıyla çıkmayı başardık !!yuppi!!
Bu cumartesi de dahil olmak üzere şubat ayının bütün cumartesileri doğumgünlerinde geçti ,bazen birinden çıkıp öbürüne yetişmek durumunda kaldık.
Çok hoşuma giden bir aktivite ise okulda gerçekleşti.Toplanan atık malzemelerden yeni bir şeyler yapma.Biz buna hiç yabancı değiliz ,evde özellikle bitmiş tuvalet ruloları süper faliyet malzemesi oluyor Karya için.Okuldaki aktivitede ise bir araba yaptık ki sormayın ,üstü açık 2 katlı yeni nesil bir şey oldu.
Farkettiyseniz daha Ömer den bahsedemedim,çünki oun böyle pek hareketli bir hayatı yok .Zavallım emme alt değişme oynama ,arada gezmeye gitme gibi bir kısır döngünün içinde büyüyüp gidiyor.Evde karya varsa hala en çok onunla ilgilenmek zorunda oluyoruz,her ne kadar yemek yeme dışında bir çok işini kendi yapsa da durum böyle.Bakalım oğlan biraz daha büyüyüp ortaya çıkınca dengeler nasıl değişecek.

22 Ocak 2010 Cuma

ZAMANLA YARIŞAN ANNE




Yılbaşından beri bir koşturmadır gidiyor,herşeye yetişmeye ,hiç bir anı kaçırmamaya çalışıyorum ama nafile sanırım.Evde ,büyümekte olan iki çocuk olunca nereye bakıcağını şaşırıyor insan.Tabi tüm bunlar olurken bende büyüyorum biraz daha olgunlaşıyorum belki.Fark ettim ki eskiden evhamlandığım bir çok şeyi şimdi gözardı edebiliyorum ,işin güzel yanı bir şeyde olmuyormuş meğersem.Ocak ayının 2.haftası Ilgaz'a gittik ,her zaman ki gibi çok güzeldi ,mis gibi hava ,lapa lapa kar ,harikaydı.Gitmeden önce bir sürü soru işareti vardı aklımda ,hatta gitmek istemiyordum.Ama iyi ki Dalca'yı dinleyip gitmişiz,dönmek istemedim.Oğlan arda temiz havadan olsa gerek mis gibi uyudu,Karya kayak işini halletti,çok güzel kaydı.Bizde fırsat buldukça iki lafın belini kırdık arkadaşlarımızla(kayınvalidem vekayınpederim de bizimleydi,onların yardımlarınıda unutmamak lazım tabii).Ömer i uyurken bırakıp koşa koşa Karya'nın kayak dersini izlemeye gidiyordum,Ömer uyanınca geri dönüp,otelin bir köşesinde emzirip ,bu sefer yemeğe gidiyorduk.En güzel zaman öğleden sora ikisini de alıp odaya gidiyordum birini sağıma birini soluma yatırıp uyumak oluyordu(Ömerin gaz sancısı tutuğu gün hariç)Böyle geçti işte 5 gün ,hatta Karya bizimle dönmedi ,o kadar memnunduki hayatından ,babaannesiyle kalmak istedi ,cumartesi beraber döndüler.Salı günü de okula gitmeye başladı tatlı kızım.Ömer'de hergeçen gün büyüyor tatlılaşıyor ,gülücükler saçıyor etrafa,ablasına bayılıyor.Bazen emerken ablasıda yanımda bıcır bıcır konuşuyorsa ,emmeyi bırakıp ona gülücükler atıyor.İşte aralarındaki bu ittifaka bayılıyorum.Kayda almamız gereken zamanlar işte bu anlar,öyle tatlı oluyorlarki ,içim huzur doluyor.Ama elbetteki işlerin güllük gülüstanlık olmadığı zamanlar da var,mesela Karya'nın yemek yemediği veye ikisininde aynı anda ağladığı vakitler,böyle anlarda ise gerçekten çok çaresiz oluyorum.Ama ikinci çocuk sahibi olmanın öğrettiği bir şeyde ,gerçekten hiç bir anın sonsuza kadar sürmediği ( güzel olanında ,sıkıntılı olanında).
Yazılarımı gayet doğal ve daha önceden hazırlamadan yazdığımdan dolayı bazen fark ediyorum ki konudan konuya atlıyorum,başı bir başka sonu bir başka oluyor,neticesinde demek istiyorum ki bir kusurum oluyorsa affedin arkadaşlar!!